Siber güvenlik araştırmacısı ve 2019-2023 Ulusal Siber Güvenlik Stratejileri’nin yazarı Burak Bozkurtlar, dijital çağın en kritik kavramlarından biri olan siber güvenlik alanında İslam ülkelerinin konumunu değerlendirdiği sunumunda, teknolojik bağımsızlığın aciliyetine vurgu yaptı. Bozkurtlar, dışa bağımlılığın getirdiği ciddi güvenlik zafiyetlerine dikkat çekerek, kapsamlı bir “Milli Teknoloji Hamlesi” çağrısında bulundu.
🔗 DIŞA BAĞIMLILIK: Dijital Kalenin İçindeki Görünmez Tehlikeler
Bozkurtlar, birçok İslam ülkesinin bilişim altyapısında dışa bağımlılığının hat safhada olduğunu belirtti. Bu bağımlılığın yarattığı riskleri şu başlıklarla detaylandırdı:
- Donanım ve Gömülü Yazılımlar: İşlemciler ve bu donanımları çalıştıran yazılımlar büyük ölçüde ithal ediliyor. Bu durum, denetlenemeyen bir altyapı yaratıyor.
- İşletim Sistemleri ve Uygulamalar: Windows, iOS, Android gibi işletim sistemleri ve Microsoft Office gibi ofis programlarının dış kaynaklı olması, bağımsızlığın önündeki en büyük engel.
- Denetimsiz Portlar ve Yönetici Zafiyetleri: İthal sistemlerdeki 65.565 portun denetlenememesi ve sistem yöneticilerinin eylemlerinin takip edilememesi, içeriden gelebilecek tehditlere karşı ciddi bir zafiyet oluşturuyor.
- Veri Koruma Paradoksu: KVKK gibi yasalarla verilerimizi korumaya çalışırken, bunu yapmamızı sağlayan Güvenlik Duvarı gibi teknolojilerin çoğunun dış kaynaklı olması büyük bir çelişki yaratıyor.
Bozkurtlar, özellikle Five Eyes (FVEY) ülkelerinin (ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda) ve arkalarındaki teknolojik gücün, bu bağımlılığı bir siber istihbarat aracına dönüştürdüğünü ve kullanıcıları bir tür “dijital köleliğe” sürüklediğini vurguladı.
💡 MİLLİ TEKNOLOJİ MANİFESTOSU: Bağımsızlık İçin Acil Çözüm Önerileri
Bozkurtlar, bu dijital esaretten kurtulmak için İslam ülkelerinin atmması gereken adımları bir manifesto şeklinde sundu:
- Kendi Teknolojini Üret: Savunma sanayiinden gündelik yazılımlara kadar her alanda yerli ve milli teknolojiler geliştirilmeli.
- Kendi Programlama Dilini Yaz: “Kendi programlama dilimiz olmadan dijital bağımsızlıktan söz etmek imkansızdır” diyerek ulusal bir yazılım dilinin önemini vurguladı.
- Kendi Standartlarını Koy: Uluslararası ISO standartları yerine, kendi milli siber güvenlik standartlarımız oluşturulmalı ve denetimler bu standartlara göre yapılmalı.
- Pardus’u Yaygınlaştır: Linux tabanlı yerli işletim sistemi Pardus, tüm kamu kurumlarında ana işletim sistemi haline getirilmeli.
- Dijital Mütekabiliyet: Dışarıdan gelen dijital yaptırımlara aynı şekilde karşılık verebilecek bir “dijital mütekabiliyet” politikası ve bilişim diplomasisi geliştirilmeli.
🤝 TARİHSEL DERİNLİK VE İŞBİRLİĞİ: “Bilim Batı’ya İslam Dünyasından Geçti”
Bozkurtlar, Cezeri’nin 800’lü yıllardaki robotik çalışmalarını örnek göstererek, bilimin ve teknolojinin köklerinin aslında İslam dünyasında olduğunu ve bu özgüvenle hareket edilmesi gerektiğini belirtti. Günümüzde ise bu potansiyeli harekete geçirmek için İslam İşbirliği Teşkilatı gibi yapılar altında işbirliğinin şart olduğunu vurguladı. Özellikle Pakistan ve Türkiye’nin siber güvenlik alanındaki tecrübeleriyle bu işbirliğine öncülük edebileceğinin altını çizdi.
Sunumun sonunda, İsra Suresi’nin 13. Ayeti’ne (“Biz insanların kaderlerini kendi çabalarına bağlı kıldık”) atıfta bulunarak, başarının temelinde bireysel çaba ve devlet politikalarının sürekliliğinin yattığını ifade etti.
Editör Notu: Burak Bozkurtlar’ın sunumu, dijital çağda bağımsızlık ve milli teknoloji hamlesinin ne denli kritik olduğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. İslam ülkelerinin mevcut teknolojik bağımlılıklarını aşarak kendi potansiyellerini gerçekleştirmeleri, hem küresel dengeler hem de kendi gelecekleri açısından büyük önem taşıyor. Bu vizyonun hayata geçirilmesinde, bireysel çabanın yanı sıra devlet politikalarının sürekliliği ve uluslararası iş birliği kilit rol oynayacaktır. Bu bağlamda dünyada ilk kez “Yapay Zeka Destekli Hükümet ve Kamu Yönetim Sistemleri İslam Etiğine uygunluk tanımıyla deklare edilmiştir.