Uluslararası Af Örgütü’nün ortaya çıkardığı ve küresel bir deprem etkisi yaratan Pegasus Skandalı‘nın Türkiye’deki ayak izleri, modern casusluğun ne kadar acımasız ve sınır tanımaz olduğunu gözler önüne serdi. İsrailli NSO Group tarafından sadece devletlere satılan bu dijital silahın, aralarında Türkiye’den de önemli isimlerin bulunduğu yüzlerce gazeteci, aktivist, siyasetçi ve hatta savcıları dinlemek için kullanıldığı belgelendi. Bu, sadece bir dinleme olayı değil, yabancı bir gücün Türkiye’nin en mahrem sırlarına sızma operasyonuydu.
🎯 TÜRKİYE’DEKİ HEDEFLER: Kaşıkçı Cinayetinden Siyasete Uzanan Dinleme Ağı
Pegasus’un Türkiye’deki hedefleri, skandalın ne kadar kritik noktalara uzandığını gösteriyor. Ortaya çıkan bilgilere göre dinlenenler arasında:
- İstanbul’daki Suudi Arabistan konsolosluğunda vahşice katledilen gazeteci Cemal Kaşıkçı ve çevresi.
- Kaşıkçı cinayeti soruşturmasını yürüten dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan.
- AK Parti Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Yasin Aktay.
Bu isimlerin seçilmesi tesadüf değil. Operasyon, Türkiye’nin en hassas olduğu bir dönemde, hem bir cinayet soruşturmasının seyrini takip etmek hem de siyasi dinamikleri izlemek amacıyla yürütüldü.
🌍 KÜRESEL OPERASYON: Onlarca Ülke, On Binlerce Mağdur
Skandal sadece Türkiye ile sınırlı değil. Pegasus casus yazılımının en az 10 farklı devlet tarafından aktif olarak kullanıldığı ve dünya genelinde on binlerce kişinin bu dinleme operasyonundan etkilendiği tespit edildi. Bu durum, özel bir şirketin ürettiği bir siber silahın, küresel ölçekte nasıl bir politik koz ve istihbarat aracına dönüştüğünü kanıtlıyor.
🧠 UZMAN GÖRÜŞÜ – BURAK BOZKURTLAR: “Bu, Devletlerin İç İşlerine Müdahale ve Şantajdır”
Burak Bozkurtlar, videodaki analizinde bu tür yazılımların asıl tehlikesine dikkat çekiyor: “Bu tür yazılımlar devletlerin iç işlerine müdahale edebilir, karar alma noktasındaki kişileri ele geçirdikleri veya manipüle ettikleri verilerle zor durumda bırakabilir ve şantaj için kullanılabilir.” Bozkurtlar’a göre Pegasus, sadece bilgi toplamakla kalmıyor, aynı zamanda toplanan bu bilgiyi bir silah olarak kullanarak hedef ülkelerin istikrarını bozma potansiyeli taşıyor.