Son on yıl, Türkiye için sadece siyasi ve ekonomik değil, belki de en çok teknolojik alanda köklü bir dönüşüm dönemi oldu. 2010’ların başında büyük ölçüde teknoloji kullanıcısı konumunda olan ve dışa bağımlılığı yüksek olan Türkiye, bugün savunma sanayiinden yapay zekaya, e-ticaretten uzay teknolojilerine kadar pek çok alanda kendi teknolojilerini üreten ve ihraç eden yenilikçi bir güç olarak küresel sahnede yerini alıyor.
🌌 Dördüncü Sanayi Devrimi: Türkiye Aktif Oyuncu Konumunda!
Dördüncü Sanayi Devrimi olarak adlandırılan bu yeni çağda, teknoloji küresel siyasetin merkezine yerleşti. Bu teknolojik dalgayı sahiplenmeyen ülkeler, uluslararası arenada yalnızca izleyici konumuna düşme riski taşıyor. Dijital gücün jeopolitik etkileri belirlediği günümüzde geri kalmak, ciddi bir kırılganlık anlamına geliyor. Türkiye ise bu gerçeğin bilincinde olarak, sadece ayakta kalmaya çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda yükselen teknolojileri stratejik bir oyuncu olarak değerlendiriyor. Bu dönüşüm, Türkiye’nin egemenliğini güçlendirirken küresel konumunu da yeniden tanımlıyor.
📈 İhracat Rakamsal Verilerle Konuşuyor: Teknolojide İki Katı Aşan Büyüme!
Bu teknolojik devrimin boyutunu rakamlar açıkça ortaya koyuyor. TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin yüksek ve orta-yüksek teknoloji içeren imalat ihracatı, 2013’te 49 milyar dolar iken, 2024 itibarıyla 101 milyar dolara ulaşarak iki kattan fazla bir artış kaydetti. Toplam ihracat içindeki payı da 2013’te %31 iken, 2024’te %38,5’e yükseldi. Bu değişim, Türkiye’nin daha katma değerli ve yenilik odaklı sektörlere yönelerek küresel teknoloji ekonomisindeki rolünü bilinçli bir şekilde dönüştürdüğünü gösteriyor. Bu ilerleme, sadece ekonomik bir sıçrama değil, aynı zamanda stratejik özerkliğe atılmış cesur bir adım niteliği taşıyor.
🚀 Milli Teknoloji Hamlesi: Vizyondan Gerçekleşen Projelere
2019’da resmiyet kazanan Milli Teknoloji Hamlesi, ülkenin teknolojik uyanışının arkasındaki itici güç oldu. Yabancı teknolojilere olan aşırı bağımlılığın ulusal egemenliği kısıtladığı gerçeğiyle yüzleşen Türkiye, yerli ve milli teknoloji ekosistemi inşa etmeye yöneldi. Bu vizyon, sadece ekonomik bir hedef değil, aynı zamanda bir egemenlik göstergesi ve direnç kapasitesinin bir ifadesi haline geldi.
🛡️ Savunmadan Dijitale: Genişleyen Teknoloji Ufku
Türkiye’nin teknoloji yolculuğundaki en çarpıcı ilerlemelerden biri savunma sanayiinde yaşandı. 2010’ların başında ihtiyaçlarının %80’ini yabancı kaynaklardan karşılayan Türkiye, 2023 itibarıyla bu bağımlılığı %20’nin altına indirdi. 2024’te dünyanın en büyük 11. silah ihracatçısı konumuna yükselen Türkiye, özellikle insansız hava araçları (İHA) alanında küresel bir liderliğe ulaştı. Baykar’ın geliştirdiği Bayraktar TB2, pek çok ülkeye ihraç edilerek savaş doktrinlerini değiştirdi. 2024’te Baykar’ın ihracat geliri 1,8 milyar dolara ulaşırken, bu rakamın %90’ı uluslararası pazardan elde edildi. Türkiye, silahlı İHA ihracatında ABD, İsrail ve Çin’i geride bırakarak, küresel pazarın %65’ini kontrol ediyor. [CNAS Raporu, Eylül 2024] ASELSAN, ROKETSAN ve TUSAŞ gibi kuruluşlar da radar sistemlerinden uydu teknolojilerine kadar birçok alanda milli kabiliyetleri geliştiriyor. 2024’te TUSAŞ tarafından geliştirilen yerli savaş uçağı KAAN, Türkiye’nin derinleşen mühendislik yetkinliğinin bir sembolü oldu.
Savunma sanayiinin yanı sıra, sivil dijitalleşme ve yazılım inovasyonu da büyük bir ivme kazandı. E-Devlet platformlarının yaygınlaşmasıyla kamu hizmetleri kökten dönüştü. 2025 itibarıyla 67 milyonun üzerinde kullanıcıya ve 9 binden fazla dijital hizmete ulaşan E-Devlet sistemi, vatandaş-devlet ilişkisini yeniden tanımladı. Türkiye, aynı zamanda küresel yazılım sahnesinde de adını duyurdu. Peak Games’in 1,8 milyar dolara satılmasıyla ilk teknoloji “Turcorn”u doğuran Türkiye, Getir, Trendyol, Insider ve Papara gibi girişimlerle de unicorn statüsüne ulaştı.
💡 Yapay Zekâdan Uzaya: Kritik Teknolojilerde Yeni Hedefler
Türkiye, yapay zekâdan yarı iletkenlere, uzay teknolojilerinden elektrikli araçlara kadar stratejik öneme sahip kritik ve yükselen teknolojilerde de önemli atılımlar gerçekleştiriyor.
-
Yapay Zekâ: 2021’de yayımlanan Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi ile Türkiye, yapay zekâ teknolojilerinin kullanıcısı değil, geliştiricisi ve ihracatçısı olmayı hedefliyor. T3 Vakfı’nın T3 AI’LE ve HAVELSAN’ın MAIN gibi yerli büyük dil modelleri, Türkçe veri kümeleriyle geliştiriliyor.
-
Yarı İletkenler: TÜBİTAK BİLGEM ve ASELSAN iş birliğiyle geliştirilen Çakıl, ilk yerli mikroişlemci olarak savunma uygulamalarında test ediliyor. YONCA Projesi ile özgün işlemci çekirdeği tasarımı hedefleniyor.
-
Uzay Teknolojileri: 2018’de kurulan Türkiye Uzay Ajansı (TUA) ve 2021’de ilan edilen Ulusal Uzay Programı ile ilerleyen Türkiye, 2024’te ilk astronotunu uzaya göndererek bu alandaki vizyonunu somutlaştırdı. Yörüngede 25 aktif uyduya sahip olan Türkiye, Temmuz 2024’te fırlatılan TÜRKSAT 6A ile bağımsız haberleşme uydusu geliştirebilen 10 ülkeden biri oldu.
-
Siber Güvenlik: 2025’te kurulan Siber Güvenlik Başkanlığı, Türkiye’nin dijital tehditlere karşı savunma kapasitesini artırarak bölgesel bir siber güvenlik lideri olma hedefini destekliyor.
-
Elektrikli Araçlar: Türkiye’nin ilk yerli elektrikli aracı TOGG, sadece bir otomobil değil, aynı zamanda akıllı ulaşım ve yazılım tabanlı mobilite platformu olarak dikkat çekiyor. T10X modeliyle Türkiye’nin en çok satan elektrikli aracı oldu.
🌍 Takipçiden Öncüye: Küresel Arenada Yeni Bir Türkiye
Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin küresel teknoloji yarışında artık bir takipçi olarak kalmayı reddettiğini gösteriyor. Sağlık, enerji ve eğitim gibi birçok farklı sektördeki ilerlemelerle birlikte, teknolojik bağımsızlık ve stratejik özerklik, Türkiye’nin geleceğini şekillendiren temel unsurlar haline geldi. Aşılması gereken zorluklar olsa da, yön artık netleşmiş durumda: Türkiye, yenilik, stratejik özerklik ve ulusal çıkarlar doğrultusunda şekillenen bir geleceğe kesin bir dönüş yapmıştır. Bu kararlılık, bilim ve teknoloji yoluyla egemenlik vizyonuyla Türkiye’yi 21. yüzyılın teknolojik ve diplomatik düzleminde yükselen bir güç olarak konumlandırmaktadır.